Vahiy, İç Söz ve Yorum Bağlamında Kelām-ı Nefsī Tartışmasının Hermenötik Uzantıları
Doç.Dr. MUHAMMED COŞKUN 2024-09-20
Tefsir ve kelam disiplinlerinin ortak tartışma noktalarından birini teşkil eden ḫalḳu’l-Ḳurʾān meselesi, hem Muʿtezile ve Eşʿarīlik arasında hem de Eşʿarīlik-Māturīdīlik birlikteliğinden oluşan taraf ile Ehl-i Hadis arasında ihtilaflı bir konudur. Ehl-i Hadis, Kur’an’ın gerek anlam gerekse lafız itibariyle de Allah kelamı vasfı taşıdığını ve bu nedenle de onun hem anlam hem lafız bakımından yaratılmamış (ġayr-ı maḫlūḳ) olduğunu iddia etmişken karşı kutupta yer alan Muʿtezile, kelamın ses ve harflerden müteşekkil olduğunu ve bu manada Allah kelamı olan Kur’an’ın yaratılmışlığını savunmuştur. İki uç arasında konumlanan Eşʿarīler ve Māturīdīler ise kelamı biri lafẓī diğeri nefsī olmak üzere iki kısımda mütalaa etmişler ve Allah kelamı söz konusu olduğunda birincisinin yaratılmış (maḫlūḳ), ikincisinin ise yaratılmamış (ġayr-ı maḫlūḳ) olduğunu savunmuşlardır. Böylece diğer ekollerden farklı olarak Eşʿarīlik ve Māturīdilikte kelām-ı nefsī kavramı hususi bir noktaya işaret eden özgün bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. Eşʿarīler kelām kelimesinin asli olarak kelām-ı nefsīye delalet ettiğini ifade ederek kavramı bir anlamda kelām-ı nefsīye indirgemişlerdir. Bu durumda Allah kelamı sadece manadan ibaret (kelām-ı nefsī olduğu) kabul edildiğinde, bunun lafızlarına Allah kelamı denilip denilemeyeceği sorusu akla gelmektedir; dahası bu lafızların vahyin inzali esnasında mevcut olup olmadıkları ya da Kur’an’ın lafızlarına Allah kelamı (kelāmullāh) isminin verilip verilemeyeceği sorusu da benzer şekilde gündeme gelebilmektedir. Çünkü ana akımı oluşturan Eşʿarī-Māturīdī geleneğe göre Kur’an mana itibariyle olduğu gibi lafız itibariyle de Allah tarafından vahyedilmiştir. Vahyin nüzul keyfiyeti konusunda başka düşünceler bulunmakla birlikte, genel görüş budur. Dolayısıyla kelāmı nefsī görüşü ile Kur’an’ın lafız-mana birlikteliği içerisinde vahyedildiği kabulünü esas alan görüş arasında uyuşmazlık bulunduğu düşünülebilir. Ne var ki Faḫruddīn er-Rāzī’nin (ö.606/1210) de işaret ettiği gibi Eşʿarīler ile Muʿtezile arasında bu konu etrafında cereyan eden tartışmanın büyük bir kısmı kavramsal çerçeve ile sınırlıdır, yani taraflardan her biri kelām ifadesi ile farklı şeyler kast etmektedir.1 Bu sebeple kelām-ı nefsī kavramı ile kast edilen şeyin var olup olmadığı, ona hangi ismin verileceğinden daha önemli dir. Bu mesele Hıristiyan teolojisinin enkarnasyon meselesini izah kaygısı ile geliştirdiği “iç söz” (verbum interius) kavramı ve bu kavramın modern hermenötik tartışmalarındaki süreci ile de ilişkilendirilebilir. Bu iki kavram arasında tarihsel süreç ve mantıksal uzantılar açısından benzerlik ve farklılık noktaları bulunmaktadır. Bu nedenle, bu yazıda kelām-ı nefsī ile ilgili tartışmanın lafza taalluk eden detaylarına girilmeyip tarafların kelamdan ne anladıkları, kelām-ı nefsī kavramının hangi sorunları çözmek için üretildiği ele alınacaktır. Bu çerçevede Muʿtezile ile Eşʿarīlik arasında cereyan eden tartışmanın temel noktaları tespit ve analiz edilmeye çalışılacak, kelām-ı nefsī ile “iç söz” (verbum interius) kavramlarının mukayesesi yapılmak suretiyle vahyin nüzul keyfiyeti üzerinden tartışmanın “nas yorumu” ile ilişkili olabilecek hermenötik yansımaları değerlendirilecektir.
Yorum Sayısı : 0